6 Eylül 2017 Çarşamba

JAPONYA'da ZAMAN

Binaları ile baş döndüren Tekno şehir Tokyo'da "zaman" başka türlü yol alıyor !




Siz seyirci kalıp izleyebilirsiniz de zamanı, içinde olup unutabilirsiniz de, bu tamamen seçimlerinize bağlı.

Tokyo'da da her yabancı şehirde olduğu gibi yapacağınız klasik rotalar var, Saraylar, müzeler, tapınaklar, belki bir No gösterisinin bileti, Dünyanın en pahalı 6. caddesi Ginza'daki inci dükkanları yada hediyelik eşyacılar, illa ki Sushi, Tokyo körfezinde bir restaurant gemide akşam yemeği ve bir binanın 47. katından Tokyo'yu fotoğraflamak gibi :)
Bir de gerçek Tokyo'nun hallerini düşürebilirsiniz anılarınıza fotoğraf makinanızla; uykunuzdan feragat edip, sabah 4'de yollara düşüp, Tokyo Balık Pazarını (Tsukiji Market) dolaşırsınız örneğin. Deklanjöre o kadar çok basarsınız ki- gerçek hayata döndüğünüzde kahvaltı saati bitmek üzeredir Tokyo'da...

Ada Ülkesi Japonya, Balıkçılık konusunda derya deniz :))





                 Açık arttırmadaki telaş 

Yabancıların -daha doğrusu ellerinde fotoğraf makinaları ile turistlerin- girmesi yasak olduğu için gizli saklı alınan birkaç resimden biri açık arttırma bölümü.

Meiji Jingu Tapınağında geleneksel bir "Japon Düğünü" yakalanırsa objektifinize, yine son derece şanslısınız. Hele hele iki ayrı törene şahit olursanız iki kat şanslısınız.





Meiji Jingu Tapınağındaki Geleneksel Düğün Törenleri

          Meiji Jingu Tapınağı - Shinto Shrine  


Pirinç ve tahıl tozundan yapılan Japon içkisi Sake'nin konulduğu variller

Şintoizm Japonya'ya özgü Budizm yani Japonya'da Budizm, Şintoizme dönüşmüş durumda ve Meiji Jingu Japonya'daki en büyük ve en çok ziyaretçi akınına uğrayan Şinto Tapınaklarından biri.



Çocukluğunuza geri dönmek istediğinizde size en iyi cevabı verecek olan Tokyo Disney :))



         Ginza'daki Kabuki Tiyatrosu Binası 

Kabuki : “Ka" müzik-saz, “Bu” dans-oyun ve “Ki" beceri-ustalık demek Japonca.   
Kabuki'nin ilk oyuncuları bir grup kadınmış, fakat 1600'lü yıllarda hüküm süren Tokugawa Shogunluğu kadınların sahneye çıkmasını ahlaksızca bulduğu için yasaklamış ve Meiji dönemine kadar kadınlar sahnede rollerini alamamışlar, dolayısıyla, kadın rollerini de erkekler oynamış. Kadın taklidi yapan erkek oyunculara -bizdeki Zenneye karşılık gelen- Onnagata denirmiş. Ancak, Kabuki halk tiyatrosunda sergilenen oyunlar din etkisinden kurtuldukça tahrik edici dansların, hareketlerin ve konuşmaların sergilendiği oyunlar haline dönüşmüş ve bu defa da iki erkeğin birbirine yakınlaşması ahlak dışı sayıldığından oyunlar 1652 yılında tümden yasaklanmış.
 

                                  Asakusa Tapınağı
 
Görüntüsü gece olunca değişen "Tekno Tokyo" 

Tokyo'nın gece görüntüsü gündüz renklerinden oldukça farklı. Japonya'nın sadeliği ve ağırbaşlılığı gidiyor, yerini başka bir Kıta'da başka bir şehirde olduğunuz yanılsaması yaratan görüntüler kaplıyor, bütün binalar rengarenk reklam panolarına dönüşüyor gece inmeye başlayınca şehre.
Renk cümbüşü, kalabalık ve karmaşa öznesi oluveriyor Tokyo'nun. Baş döndürücü Tekno Tokyo ile ahbaplığınızı ilerletiyorsunuz geceleri ister istemez.

Tokyo'da başınıza gelecek en değişik aktivite ise Kaligrafi yada İkebana öğrenmek ve bir çay seramonisinde bulunmak :) 
Çay seramonisinde sunulan ilk hasat yeşil çay'ı içmemek son derece ayıp sayılacağından ne yapıp edip bitirmeniz gerekiyor!   


Kaligrafi ile isminizi yazabildiğinizde katıldığınız bir saatlik kursu bitirmişsiniz ve hafiften Japonca öğrenmeye başlamışsınız demektir.


Kaçıncı katta olursanız olun Tokyo'yu yüksekten seyretmenin tadına doyulmuyor.

                  Tokyo Kulesi


 

 

 
 
 

 

 

 

Itsukuskima Adasında,(Tapınakları yüzünden  Miyajima Adası olarak bilinmekte daha çok) ya da Miyajima Adasında yanınıza gelen bir ceylan, çantanıza kafasını uzatıp yiyecek aradığında hazırlıklı olmalısınız, illa ki ceylanın hoşuna gidecek bir parça yiyecek bulunmalı cebinizde. Özgürce dolaşan geyiklerle kuracağınız dostluk japonya seyahatinin en renkli zamanları olacaktır, tabii fotoğraf karelerinizin de. 

Adaya ayak basar basmaz her yerde Geyikler için konulmuş uyarı levhaları var: "Dostça ve nazik davranmanız konusunda" …

*** Fotoğraflar ;  nAifctarafından  Mayıs 2009 tarihinde Tokyo'da çekilmiştir ... 

1 Ağustos 2017 Salı

18. YAŞ GÜNÜ HATIRLANMALI

Kızım 18 yaşına bastı 29 Mart'ta :)
"Büyümek" istemediği için " Susam Sokağı " temalı bir Parti hazırladık biz de. 
Yıllar sonra geriye dönüp baktığında 18. doğumgününü farklı hatırlamasını istedik. İzi kalsın, neşelensin hatırladıklarından. Duyan herkes kendi 18. Yaş gününde ne yaptığını düşündü ve özel birşeyler hatırlayamadı çoğu, ben de hatırlamayanlardanım. Oysa ki 18 yaşında olunca "Büyüyorsun". İstersen evlenirsin, istediğin partiyi seçer ve seçilirsin, ehliyet alırsın, bara ve diskoya girişin yasallaşır. İnsanın hayatındaki dönüm noktalarından biridir 18 yaş. Alelacele geçiştirmeye gelmez. Hal böyle olunca Parti hazırlıklarına evin değişik bölümlerine koyacağımız ve kartondan yaptıracağımız Susam Sokağı karakterlerini Power matbaa'ya sipariş etmekle başladık.
Doğumgünü Pastası için önce ne istediğimiz konusunda fikir birliğine vardık kızımla, modeller hazırladık ve Erenköy'deki Simosi Cake - Pelin Hanım'ın da yönlendirmeleri ile Pastamızı ve kurabiyeleri bu hoş ve tasarım ürünler yapan Pastane & Cafe'ye sipariş ettik. Sadece görsel olarak değil, lezzet açısından da çok başarılıydı ürünler.
Partinin diğer süslemelerini ve parti sofrasını eşimle birlikte hazırladık. Peçetelerine kadar herşeyi titizlikle planladık ve seçtik.
Kızımın 18. Yaş partisinde emeği geçen, özenen bezenen ve Partimize katılıp, kızıma iyi dileklerini sunan herkese teşekkür ederiz.
Partinin sonuna doğru Kızım 10 tane Uçan Balona hazırlamış olduğu oldukça uzun dileklerden oluşan "Wishlist" ini bağladı ve hep birlikte Evrene uçurduk umutlarını...




Simosi Cake tarafından hazırlanan Pasta ve kurabiyeler





Power Matbaa tarafından hazırlanan Susam Sokağı temalı parti süsleri 




"Çalışan anne çalışan kadın" becerisi ile hazırladığım 18 yaş partisi tadları :) 




9 Nisan 2017 Pazar

FUJİ DAĞINDAN MEKTUP VAR


Fuji dağı, 3776 metre, Japonya’nın en yüksek dağı ve gezegenimizdeki diğer dağlardan hiç bir farkı yok ! Benzer manzaralar, aynı hissedilir serinlik ve üşüyerek titreme, aynı ciğerleri şaşırtan ve yoran temiz hava ve sonrasında başlayan sersemlik ve baş ağrısı ve aynı 3776 metrede “Yaradana” daha yakın olduğunu duyumsama. 
Ama Fuji dağında farklı bir şey var diğerlerinden farklı kılan da bu Fuji Dağını. 
Yaklaşık 2305. metrede bir postanesi var Fuji Dağının ve dünyanın her yerine mektup yada kart atabiliyorsunuz ve sevdiklerinize kart atmak fikri bile kendinizi bambaşka hissettiriyor. Hele hele sanal yazışmaların kapsama alanına girmiş hayatınızda nostaljik bir sevinç duyuyorsunuz kalem ve kağıt kullanarak sevdiğinize ulaşma fikrinden. 
Japonya seyahatinde yanımda kızım olmadığı için Postaneyi görür görmez ne manzara, ne kar, ne kahve, ne de Fuji dağı şeklinde yapılmış küçük kekler ilgimi çeker oldu. Turumuzun Konaklama süresi boyunca, Postanede zaman geçirdim ve kızıma kart attım. Biraz kuyruk oluyor tabii, zamanı kuyrukta kaybediyorsunuz zaten. Postanede Fuji dağı manzaralı kartlar var. Seçim yapmanız oldukça kolay.
Japonlar, her zamanki gibi şaşırtıyorlar Fuji-San’da da. Postaneden çıktığımda otobüsümüz hareket etmeye hazırlanıyordu. Dolayısıyla, manzarayı doyasıya kaydedemedim hafızama ve de fotoğraflayamadım ama İstanbul’a döndükten 3 hafta sonra geldi kart. Değdi bence kaçırdığım manzaraya yine de :))

*  Hafızam yanıltmıyorsa dünyanın her yerine 1 hafta içinde vardığını iddia ediyorlardı Postanın ama, bizim eve yaklaşık 3,5 haftada geldi!
** Fuji Dağı şeklinde keklerden almış eşim ben posta sırasında kuyruktayken. Kyoto’ya doğru yol alırken çıkarttı ortaya, dünyaları verse bu kadar sevinemezdim herhalde, o kadar acıkmıştım ki bir fotoğrafını dahi çekmeden yedim keki, bu yüzden ne yazık ki resmi yok yayınlayabileceğim Fuji dağı şeklindeki keklerin :))



Fuji Dağı'ndaki Postaneden satınalacağınız Japonya kartpostalları ile sevdiklerinize 2305 metreden "burası hayatın başladığı yer" demelisiniz mutlaka :)




*** Fotoğraflar ;  nAifce tarafından 2009 Mayıs Ayında Japonya // Fuji Dağı'nda    çekilmiştir ... 

29 Mart 2017 Çarşamba

BU AY MARC LEVY AYI


 

Bu ay Marc Levy ayı ve okumaya "Bay Daldry’nin Tuhaf İstanbul Yolculuğu” ile başladım. 

Hüzün, neşe, yaşama sevinci, içinizi ısıtan bir Aşk ve yüreğinizi rendeleyen ayrılık ve ölümler.
Marc LEVY'nin en kendine has kitabı Neredesin?
Susan ile Philip'in çocukluktan itibaren süregelen sıradışı Aşkı, Susan'ın Honduras'a gidip insanlığa hizmet etmeyi seçmesi ile her seçişin bir kaybediş olduğunu ispatlarcasına başka bir yolda ilerliyor, o yol üzerinde Philip de Mary'i seçiyor. Her yıl Susan ve Philip Newark Havaalanında buluşsalar da birkaç saat sonra seçtikleri hayatlara geri dönüyorlar ve gitgide uzaklaşıyorlar birbirlerinden.


"Birbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey" ile Marv Levy yine yürekleri eziyor geçiyor. Görüşmediği Babasını yıllardan sonra düğününe çağıran Julia'ya, Babasının sekreteri "ne yazık ki babasının düğüne katılamayacağını" bildirir. Çünkü, düğün günü babasının cenazesi kaldırılacaktır ve kitap Julia'nın Babasının Paris'te öldüğünü öğrenmesi ile bambaşka bir hikayeye dönüşüyor. 


"Sen benim gölge hırsızımsın; nerede olursan ol, seni bulacağım"

Başka bir kadın uğruna oğlunu ve karısını terk eden bir adam, terkedilmiş ve oğlu ile kalakalmış bir kadın, çelimsiz, gözlüklü ve gölgelerle konuşan bir çocuk, yüreğinin sesini dinleyen bir hademe, Luc, Marques,Elisabeth, küçük ve kendi halinde bir kasaba, Clea, Sophie ve Gölgeler.
Anne yarın ne zaman? diyen çelimsiz çocuk büyüdüğünde gölgelerin izini sürmeye devam ediyor.

Marc Levy'nin kolay ve akıcı, sürekleyici kitaplarından bir diğeri "Gölge Hırsızı”.