19 Ekim 2014 Pazar

CEM YILMAZ ve PEK YAKINDA

    
Kızımla 'da rutin Cumartesi kahvaltısının ardından, CKM'de CMYLMZ'ın yeni Filmi "Pek Yakında"yı izledik. Film; klasik bir CMYILMZ filmi, bütün oyuncular çok iyi ama, Zafer ALGÖZ'ün performansı mükemmel. Kostümleri de çok beğendim. Sanırım eski Türk Filmlerini özlemişim... 


16 Ekim 2014 Perşembe

KAŞİFLERİN BAŞKENTİ LİZBON

PORTEKİZ ve KAŞİFLERİN BAŞKENTİ LİZBON, SİNTRA, CABO da ROCA, OBİDOS, NAZARE, FATİMA

Şehirkolikler yaşadıkları şehir ile beslenirler, yaşadıkları, çoğaldıkları, birikirdikleri hep o şehre aittir, üzerine gül koklamak istemezler ancak, bir şehirkolik başka bir şehre -hele de ilk kez- gidiyorsa merakına yenik düşer, başlar günler öncesinden yeni şehre ait ne varsa biriktirmeye... 
Lizbon seyahatine çıkmadan günler önce başladım, Lizbon ile ilgili araştırmalara. Kitaplar yetmedi, internetten devam ettim, internet bitince daha önce Portekiz'e ve Lizbon'a giden tanıdıklarımla sohbet ettim ama, bütün bu çalışmalarımın sonunda en çok Lizbon ile İstanbul'un birbirlerine benzediğini öğrendim, hem de ikiz gibi benzer olduklarını...
  

Lizbon'da 7 tepe üzerine kurulu, içinden Tejo nehri geçiyor, dışında Atlantik Okyanusu sarıyor sarmalıyor bu sıcak şehri, tıpkı 7 Tepeli ve içinden deniz geçiren benim şehrim İstanbul gibi.


Fotoğraf karelerinde birbirlerine olan benzerlikleri göze çarpmakta zaten hemen.
 Mutfaklarındaki zeytinyağlılar ve otlar daha da çarpıcı hale getiriyor benzerliklerini bir de Balık tabiiki... 
Lizbon seyahatini yazmak için bilgisayarımın başına oturduğumda aklıma ilk gelen "Lizbon'da aç kalmadığım" oldu. Soslu balıkları, zeytinyağlıları ve otlu salataları
- özellikle kişniş otunu kullanış biçimleri- damak tadıma çok uygundu. Lizbon, tabağımı silip süpürdüğüm tek Avrupalı şehir oldu...  
Lizbon sadece Portekiz'in Başkenti değil, Kaşiflerin de Başkenti. Dünyanın en ünlü maceraperestleri ve gezginleri Portekizli ve Lizbon'dan bilinmeze doğru yola çıkarak keşfetmişler Dünyamızın en ücra köşelerini. 
Vasco da GAMA, Ferdinand MAGELLAN, Bartolomeu DİAS, Gemici Henrique en ünlülerinden Portekizli Kaşiflerin.
Bartolomeu DİAS, Fırtınalar Burnu'nu ilk geçen Kaşif (Gemicilerin üzerinde olumsuz etki bırakacağı için Fırtınalar Burnu'nun adı Ümit Burnu olarak değiştirmiş hemen) DİAS'ın Ümit Burnu'nu keşfetmesi ile Doğu-Batı dengeleri değişmiş, DİAS'ın yolundan yoluna devam eden Vasco da GAMA Hindistan'a varan ilk Avrupalı olmuş. Doğu'nun mistik baharatları ve ipekleri sayesinde zenginlik Doğu'dan Batı'ya kaymış ogün bugündür...  
Lizbon'da gezilecek, görülecek, tadılacak, alınacak, izlenecek pek çok şey sıralayabilirim ama, zaten pek çok seyahat yazısında bu "en yapılması gerekenler" listelerini bulabileceğiniz için, "değişik ne yapılabilir" sorularına cevap aradım dolaşırken Lİzbon'u ve bulduğum cevapları paylaşıyorum... 

Lizbon'da  ve yakın çevresinde yapabileceğiniz değişik kaybolmalar;

*** Cabo da Roca'dan Atlantik Okyanusunun kokusunu içinize çekip, Amerika kıtasına el salladıktan sonra Avrupa'nın en ucunda olduğunuzu belgeleyebilirsiniz,


Cabo da Roca Avrupa Kıtasının en uç noktası

Portekizliler Cabo da Roca'yı kazanca dönüştürmüşler ve girişteki ofisden 5 veya 10 Euro karşılığı üzerine isminizi yazdıracağınız "Avrupanın en uç noktasına ayak basmıştır" Sertifikası hazırlıyorlar ve Şehirkoliklere satıyorlar, alan memnun satan memnun.

*** Sintra sokaklarında dolaşabilirsiniz, hatta mutlaka dolaşmalısınız, Sintra'daki Tasarım dükkanlarından alışveriş yapabilirsiniz, 
  
Sintra'ya gider iken aldı da bir rüzgar :)) 
Sintra'nın merkezine doğru giderken rüzgar Atlantik Okyanusunu
kızdırmakla meşgul olduğundan, Okyanusu uzaktan 
fotoğraflamakla yetiniyorum

*** Belem Bölgesindeki Jeronimos Manastırında Vasco da GAMA'yı ziyaret edebilirsiniz,  

Vasco da GAMA'nın Jeronimos Manastırındaki mezarı 

Jeronimos Manastırında Halk Şairi Camoes'in de mezarı bulunuyor

*** 28 No.lu Tramvay ile Lizbon'un haritasını içinize çizebilir ve Tramvay en tepeye ulaştığında eski mahalle Alfama'da Lizbon'un geçmişine tanıklık edebilirsiniz,

*** İçi krema dolgulu, dışı çıtır milföy hamuru olan Pastais de Belem tatlısını (çöreğini) deneyebilirsiniz, Belem Pastanesinde bu tatlı için bekleyeceğiniz kuyruğa değer, Pastais de Belem, Dünya lezzet literatüründe önemli yer edinmiş bir Portekizli,   

*** Bairro Alto'da gece hayatına katılıp, duygulu Fado müziği eşliğinde Portekiz mutfağını deneyebilirsiniz, 

*** Eşinize dostunuza, Portekiz'in Ulusal simgesi Horoz'lu keten örtülerden satınalabilirsiniz, 

Hediyelik eşya olarak Horoz desenli keten 
örtüler oldukça hoş  

Denizciler denizi tercih edip, eve dönmedikleri 
zaman Portekizli kadınların denize karşı yaktıkları ağıt
aslında FADO... Yani, Fado dinlerken acısına ortak
oluyorsunuz ölen denizcilerin hanımlarının... 
(Sanatçısı azalmaya başladığı için
kaybolmaya yüz tutmakta Fado da, aynı Kanto gibi)

*** Lizbon'un yakın çevresinde görülmesi gereken ilk yer Kraliçeler Köyü Obidos, Obidos'u ziyaret edebilirsiniz,


Obidos; Portekiz Krallarının müstekbal Kraliçelerine düğün hediyesi olarak verdikleri bir armağan ve onun için adı Kraliçeler Köyü. 
Lizbon'a 84 km. uzaklıkta, daracık parke taşlı yollarında dolaşırken çekimine kapılıyorsunuz bu güzel köyün... Oldukça hoş dükkanlar var, Vişne likörü ünlü ve kimi dükkanda tadımlık sunuyorlar likörlerinden. Bir de her yıl Çukulata Festivali yapılıyor Obidos'ta. Haziran Ayında dolaşırken hummalı bir biçimde Festival hazırlıkları vardı.


Obidos

Festival katılacak firmalar standlarını hazırlıyor  

Tasarım dükkanlarından biri ve her yerde karşımıza çıkan
hediyelik horozlar 

*** Obidos'dan sonraki istikamet Lizbon'dan 123 km, Obidos'tan 41 km uzaklıktaki Balıkçı Köyü Nazare olabilir, olmalıdır hatta,

*** Nazare'nin olmazsa olmazları; Balık ve Şarap, Atlantik okyanusunda yüzüp, uçsuz bucaksız kumsalında dolaşmak ve Nazare bebeği satın almak,


Atlantik Okyanusu ve Nazare kumsalı

Nazare'yi görür görmez vuruldum, tipik bir sahil Kasabası, balıkçılık ana geçim kaynakları. Nazare'ye vardığımızda karnım çok aç olmasına rağmen Kumsal ve Okyanus manzaraları açlığımı unutturdu, fotoğraf telaşına düştüm. Uçsuz bucaksız diye adlandırabileceğim kadar büyük kumsalı ve kumsalındaki 1920'lerden kalma soyunma kabinleri, bir de Atlantik, seyrine doyulmaz kareler sunuyor turistlere. Nice sonra açlığımı hatırladığımda yediğim Balık ve yanında sunulan şarap bütün yorgunluğumu aldı, götürdü... 
   
Ara sokaklardaki Nazare


Nazare Bebekleri, denizci kocalarının dönüşünü bekleyen Nazare'li kadınlar aslında. Geleneksel giysilerinin bir özelliği var; Kocası denizde olan kadın, üstüste 7 etek giyiyor ve kocasının dönüşüne kalan zamanı bu etekleri
hergün çıkartarak hesaplıyor.  
Nazare bebeğinin fotoğrafı nAifce tarafından çekilmemiştir. 
www.etsy.com sitesinden alınmıştır. 



*** Lizbon'dan 125 km uzaklıktaki Portekiz'in Vatikan'ı sayılan ve her yıl onbinlerce Katoliğin Hacı olmak üzere özellikle Mayıs-Ekim aylarında ziyaret ettiği Fatima, Portekiz'in dini motiflerini daha iyi tanımak açısından görülmeye değer.



1917 yılında Fatima'da, 3 küçük çocuğa, 3 değişik zamanda gözüken Meryem Ana  bu 3 çoban çocuğa ; bulundukları yere bir kilise yaptırmalarını söyler ve 3. görünmesinde de 3 sır verir.
 Sırlardan birincisi, Papaya inanmayanların cehenneme gideceğine dairdir, 
ikinci sır; 1. dünya ve 2. dünya savaşlarının haberini vermektedir,
3. sır ise gizli tutulmuş ancak, 2000 yılında dünya kamuoyuna açıklanmış olup, Papa'nın öldürüleceğine dair bir kehanettir. ( Hatta, 1981 yılında Papa II. Jean Paul'e yapılan suikast girişimi de bu kehanete göre yorumlanmaktadır.)


Fatima'daki ritüel; hacı olmak için gelenler dilekleri ve duaları kabul olsun diye, Kilise yolunu dizlerinin üzerinde ilerliyorlar. Hatta, bu acıya katlanmak için adak adayanlar ve adadıkları kadar mesafeyi dizlerinin üzerinde katedenler var. 


*** Porto'ya gidemedim, zamanım yetmedi ama, Lizbon'dan 312 km. uzaklıktaki Porto'ya giderseniz Porto şarabı almayı unutmayın,  

 
Portekiz'den dönerken koleksiyonuma aldığım yüksükler

Yüksüklerimi de unutmuyorum tabii, Nazare Kasabasında ve Jeronimos Manastırında bulduğum Yüksükler ayrı değerli benim için ...   

Dönüş yolunda seyahatin notlarını derleyip toplarken; İstanbul'a olan benzerliği, mutfağı, Kaşifleri ve Nazare Kasabası Portekiz'de beni en çok etkileyenler olarak kayıtlara geçiyor... 

Fotoğraflar;  nAifce tarafından 2008 yılında Lizbon, Sintra, Cabo da Roca, Obidos, Nazare ve Fatima'da çekilmiştir. 

13 Ekim 2014 Pazartesi

THE TWO FACES OF JANUARY

Yönetmen : Hossein AMINI
Oyuncular: Viggo MORTENSEN
Kirsten DUNST
Oscar ISAAC 


"Yetenekli Bay RIPLEY" filmini izledinizse "Ocak Ayının İki Yüzü" filmi de aynı gerilimi yaşatacaktır size. Çünkü her iki filmin yazarı da Patricia HIGHSMITH ve
Filmdeki gerilim dozajı aynı, sürprizleri de.
1962 yılında Atina'da ve Girit'te geçen film, sonunu İstanbul'da bitirerek şaşırtıyor Türk izleyicisini. Kapalı Çarşı ve Beyazıt'ın ara sokaklarında geçen kovalama şaşırtıyor, Türkçe konuşan kişiler şaşırtıyor ama, Karacaahmet mezarlığında son bulan hikaye daha da şaşırtıyor...
Severek izledim, Yunanistan çekimlerine bayıldım, Kirsten DUNST'un kostümlerini ve aksesuarlarını çok beğendim.    










MALEFICENT ve ANGELINA JOLIE


"Yüzyıl Uyuyan Güzel" Masalını hepimiz biliriz, ya annemiz anlatmıştır ya da büyükannemiz... 
Angelina JOLIE'nin Maleficent'i, Yüzyıl Uyuyan Güzel masalına farklı bir yorum getirmiş, filmin büyüsü de burada gizli, Maleficent'i ve kargasını seviyorsunuz oysaki, masaldaki kötü cadıya tahammülü yoktur hiç kimsenin, yine masalda Aurora'nın babası Kral, iyi kalpli ve sevgi dolu anlatılırken, filmde Maleficent'in kötü olmasına neden olan insanoğlu olarak başrolde, hem de kimseye sevgi duymayan bir kişilikle.
Görsel olarak çok dolu, zaten Angelina filmin bütün eksikleri yada olumsuz eleştirilecek yanlarını yokediyor güzelliği ile.       
Filmin bir özelliği de Angelina, 5 yaşındaki kızı Vivienne ile birlikte oynuyor Maleficent'te. Prenses Aurora'nın küçüklüğünü Vivienne Jolie Pitt canlandırıyor...
Tam haftasonu filmlerinden... 

KÜBA'NIN SANDVİÇLERİ ve CHEF


Yönetmen: Jon FAVREAU
Oyuncular: Jon FAVREAU
Sofia VERGARA
John LEGUIZAMO
Oliver PLATT
Scarlett JOHANSSON
ve
Dustin HOFFMAN

Neredeyse meslek değiştirip benzer bir iş mi yapsam diye düşündürdü "CHEF"  :))
Küba'lı müzikler ve Amerika manzaraları ile zenginleştirilmiş film, sosyal medyanın nasıl herşeyi ele geçirdiğini bilindik yollarla bir kez daha anlatırken, CHEF Carl CASPER'in yaptığı ve kokusu bizim evi de saran -özellikle Küba sandviçleri- birbirinden güzel tariflerini ve oğlu ile olan ilişkisine tanıklık ediyorsunuz 115 dakika boyunca gerçek dünyadan koparak.   

2 Ekim 2014 Perşembe

FİLM EDİTÖRÜ - FİLM BAYRAMI

Bayram boyunca evde vizyona girecek filmler :))

Extra Large Movie Poster Image for Transcendence

Yönetmen : Wally PFISTER
Oyuncular: Johnny DEEP
Rebecca HALL
Kate MARA
Morgan FREEMAN

Aslında bilim kurgu filmleri ilgimi çekmediği halde başrolde Johnny DEEP olunca filmi seyretmek kaçınılmaz oluyor ... 

   
Yönetmen : Woody ALLEN
Oyuncular: Colin FIRTH
Emma STONE

Biri Woody, diğeri Colin :)) çok merak ediyorum çok... 

Yönetmen: Erik POPPE
Oyuncular: Juliet BINOCHE
Nikolaj COSTER-WALDAU
Maria DOYLE KENNEDY

Chocolat - Çukulata ile hayranı olduğum ve her filmini seyrettiğim Juliet BINOCHE bu defa savaş muhabiri olarak başrolde... 

Extra Large Movie Poster Image for Grace of Monaco Grace of Monaco Movie Poster
Yönetmen: Oliver DAHAN
Oyuncular: Nicole KIDMAN
Tim ROTH
Milo VENTIMIGLIA

Nicole KIDMAN bu defa Grace KELLY :)) 


Tom HANKS ve Meg RYAN'ın 1990 yapımı "JOE VERSUS THE VOLCANO - JOE YANARDAĞA KARŞI" 
ve 

Melanie LAURENT'in "LE VAIS BIEN, NE T'EN FAIS PAS - BENİM İÇİN ÜZÜLME"
filmlerini henüz bulamadım ama, Bayram Boyunca Evde Vizyona girecekler listem için bu iki filmi 1. derece acil olarak arıyorum ... 
Bu Bayram bizim evde Film Bayramı var ...

Pek yakında vizyonda...
Yönetmen: Rob MARSHALL
Oyuncular: Merly STREEP
Emily BLUNT
Anna KENDRICK
Chris PINE
Johnny DEPP

Bu sezon heyecanla beklediğim bir Film de INTO THE WOODS. Merly STREEP'in kötü cadı halleri nasıl acaba ?

ABANT, SONBAHAR ve DOĞANIN KIŞ HAZIRLIĞI

Kışını çok sevdiğim Abant'ın Sonbaharını fotoğraflamaktı amacım, düştüm yollara. "Şehrin izini yöresel tatlarının kokusunda sürmeyi seven bir Şehirkolik" olarak Abant'ın yol boyu  olmazsa olmazı Bolu Dağı'nı tırmanmak hiç kuşkusuz. 

Birincisini tamamladığımda Abant'ın renklerini ve seslerini yaşamak çok daha büyük keyif vermekte.


Karlar altındaki Abant görsel olarak büyük bir ziyafettir konukları için. Buz tutan göl, dalları kardan eğilmiş karlı çam ağaçları, battaniyelere sarınmış insanları dolaştıran Faytonlar, sahlep yada şöminede sucuk-sıcak şarap, rengarenk şapkalar, atkılar, eldivenler, bir de otellerin önünde mutlu mesut geleni geçeni havuç burnu ile selamlayan kardanadamlar...


Sonbahar bu ritüelleri sunmuyor ama, doğanın kış hazırlığı ve Abant'ın sesleri o kadar etkileyici ki, illa kış olması gerekmiyor Abant'ı yaşamak için, hatta, bir kez de sonbaharını yaşamak gerekiyor. Doğa; sonbahar renklerini ve desenlerini yaymış etrafa, gelene geçene dağıtıyor fitürsuzca.





Neler takılmıyor ki objektife




Minicik bir kurbağa yavrusunu ürkütmeden basıyorum deklanşöre,


Yiyecek bulma umuduyla yanıma yaklaşan bir anne köpeğide çekince





kuşburnunun peşine takılıyorum, kuşburnu bütün cazibesiyle poz veriyor,








Ördekler ve Nilüferler çoktan hazır Kışa, göl buz tuttuğunda ne yapacaklarını biliyorlar ve sakince gelmesini bekliyorlar,   









Arada sırada Abant'ın sessizliğini bozan Ağaçkakan'ı bulamıyorum bir tek bütün aramalarıma rağmen. 

Sonbahar Abant'ı başka renklerle sarıyor sarmalıyor, biraz yaz renklerine takılıyor gözünüz sağda solda Tabiat ananın unuttuğu ama, Abant Ulusal Parkında; Göl ürperip titremeye başlamış, Kuşburnu Kış çayları için yemişlerini vermiş çoktan, odun kokusu hakim havada ve illa kazak gerekiyor dolaşırken, bir de sıcak bir fincan tarçınlı sahlep...
***Fotoğraflar ;  nAifce tarafından 29 Eylül 2014 yılında Abant Tabiat Parkında çekilmiştir ...