20 Mayıs 2012 Pazar

YÜREĞİMDE TAŞIDIĞIM ŞEHİRLER ; DUBAİ

DUBAİ

Tepeden tırnağa kadar erkek Dubai . Gündüz ne kadar erkekse , gece de o kadar erkek renkli , erkek sesli , erkek tavırlı , bütün diğer oryantal şehirler gibi . Zengin ; şımarık değil ama , içten içe görgüsüz . Şeyh El Maktum : " Ben diyor , paramla kurdum bu görüntüleri , çölde bir yanılsama yarattım kumlardan , diğer bütün şehirlerden farklı kıldım bu şehri , çünkü burası sanal bir hayat "
Burj el Arab ile , Burj Dubai ile , Palmiye adası ve devasa bulvarları ile insan , ait olamıyor sokaklarına . Aidiyeti Şeyh El Maktum tanımlıyor : "Burası Benim"
Bu durumda özgür olamıyor Dubai , başına buyruk karar bile alamıyor kendi için , kendi özgür iradesi ile . Verilen emirlere uyuyor ve ne kadar çok itaat ederse , o kadar varlığını koruyabilir , bunu çoktan anlamış ve şunu da biliyor , ne kadar susarsa o kadar zenginleşecek .
İşte bu yüzden büyüleyemiyor Dubai "Şehri Yürüyerek Gezmeyi Sever Şehirkolikleri" . Üstüne üstlük kadınca renklere bürünemediğinden de itici bile geliyor benim gibi , doğulu , eğitimli , laik müslüman , özgür kadınlara .
Kısaca , "görmek" yeter Dubai'yi , anlamaya çalışmıyor insan . ABRA'lar ilginç geliyor "Şehri Eşya ile Tanımlamayı Sever Şehirseverlere" bir de Çöl'de Jeep Safari . Safari esnasında kahvaltı ya da öğle yemeğini fazla kaçırmamış olmanız gerektiğini unutmamalısınız .
4 X 4 Araçlarda ve Çöl'de tok karnına , hele bir de Kum Fırtınasına yakalanırsanız , sanırım yaşadığınız şehre aç dönersiniz .