Madrid ve Toledo içimde pek çok patlamalar yarattı. Ne zamandır boncuklarla arama mesafeler girmişti , bir çıkmaz sokakta takılıp kalmıştım, yeni bir şeyler tasarlayamamaktı yaşadığım sendrom.
Madrid'de en çok etkilendiklerim azulejos (el yapımı seramikler) ve şehrin pozitif enerjisi bir de Reina Sofia Müzesi olmuş, kendi şehrime dönünce daha çok anladım en çok bunlardan etkilendiğimi.
Sonra ufak patlamalar yaşamaya başladım yüreğimde. Biraz Azulejos yüzünden, biraz Velazquez ve Nedimeler, bir kaç parçası Guernica ve en hırçın patlama General Franko, bir tane Jose de Almada Negreiros, biraz Sol meydanı, biraz Toledo tren garı, Don Quijote ve Sancho Panza.
Sonra ne mi oldu? Ben boncuklarla sarmaş dolaş olup etrafa birşeyler saçılmaya başladı :)
Balık oldu sevincim yüreğimde, kuyruğunu her çırpışında köpükler yayıldı çalışma masama ve bir sandal gelip kurtardı sevinçlerimi,
Hangimiz daha bilge olabiliriz bir ağaçtan ve daha güçlü olabilir miyiz bir taştan? Çınar oldu , yeryüzü oldu, katman katman ayrıldı toprak, yeni bir tohum düştü o anda birbaktım bir Kocayemiş ağacı büyütmekte,
Bir iz bırakmak için değil mi bunca didinme, üstelik bırakacağımız izin üzerinden bir kez daha gitme şansını bulamadan, baktım ayak izlerinden koskocaman bir dünya,
Detaylarda gizlenenler çıkın ortaya , ses verin , renk verin , isim olun , detay olun, basit olun, küçük olun, Madrid olun, İstanbul olun,
Şehrin geçmişini öğrenirken, ayak izini bugüne bırakan Şehirkolikleriz biz; şimdiyi geçmişe götürür ama gelecekte yaşatırız yani bir şehrin zaman hayalbazıyız aynı zamanda. Şehirleri hayata taşırız ve bir bakarız bir şehirden arta kalan bazen boncuk, misina, kehribar yaptırır, bazen tual, fırça, boya olur üstümüz başımız, bazen yün, tığ, şiş sevdiklerimizin tenine ilmekler atarız, bazen kağıt, mürekkep, tüy kalemle dizeler döşeriz sayfa sayfa.
nAifce Tasarımlar İstanbul'da, Bodrum'da ...