
HOHENSCHWANGAU ve NEUSCHWANSTEIN ŞATOSU
Münih'ten sonraki durak Hohenschwangau köyü ve Neuschwanstein şatosu, yaklaşık bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra varıyoruz bölgeye. Köyden şatoya çıkmak için çam ormanlarında harika bir yürüyüş rotası var ve bu ormanlar Alp dağlarına sırtını dayamış, ciğerleriniz hem dağ hem çam ormanının havası yüzünden bayram ediyor. (Yürüyerek çıkmak istemeyenler için diğer seçenek faytonlar)


Neuschwanstein Şatosu 19.yy'da Kral Ludwig II tarafından yaptırılmış ancak Kralın ömrü şatonun bitişini görmeye yetmemiş. Kralın ölümü ise şaibeli, kendisine deli kral da denilmekte!
Şatonun içini gezmek için oluşan bilet kuyruğunu görünce bilet almaktan vazgeçip - bileti internetten almadığımıza pişman olarak- şatonun çevresini dolaşmakla yetindik. Eğer herhangi bir tur ile gitmeyip kendiniz gezeceksiniz illa internetten bilet ayarlamalısınız aksi takdirde oldukça uzun bir kuyruk -birkaç saat- beklemek gerekecek acı bir tecrübe ile sabittir!
Dönüş yolunda hayal kırıklığımızı yenebilmek için ormanın daha çok keyfini çıkarttık.
Köyde hatıra eşyaları satın alabileceğiniz mağazalar, Müze ve yemek yiyebileceğiniz vejeteryan ve vegan seçeneklerin de olduğu yerler bulunuyor. Yemek için tercihimizi Hotel Müller'de, otel mutfağının vejeteryan ürünlerinden yana kullandık.
Ve yine yola düşme zamanı geldi, güzergahtaki en çok görmek istediğim kasabalardan biri olan Rothenburg'a gidiyoruz. Rothenburg ob der Tauber yeni yıl kasabası yani 12 ay boyunca yeni yılı kutluyor, dükkanlar, oteller, tatlılar her şey noel'e ait :) ve bir diğer özelliği de Almanya'nın "Romantik Yol" üzerindeki Kasabalarından biri olması.
Rotenberg ob der Tauber
Gece Bekçisinin aslı Hediyelik eşya olarak satılan Kuklası
Rothenburg surlarla çevrili bir Ortaçağ kasabası. Akşamları turistler için düzenlenen bir aktivite ile Ortaçağ gecelerini yeniden yaşatıyor ziyaretçilerine Rothenburg. (Bu aktivitenin ücreti yetişkinler için 9 - öğrenciler için 4,5 Euro) Şehir meydanında başlıyor bu aktivite, elinde fener ve asası olan bir Ortaçağ bekçisi, kasabanın tarihçesini anlatarak başlıyor ve sonrasında katılımcıları Rothenburg'un karanlık sokaklarında dolaştırıyor bir saat boyunca.
Gece bekçisinin kuklaları da çeşitli dükkanlarda karşınıza hediyelik eşya olarak çıkmakta :)


Rotenburg'un Ayıcıkları da (marka olarak Steiff Teddy var genellikle) çok ünlü. Dünyada en çok sahip olunan oyuncağın ayı olduğunu düşünürsek bu kasaba "ayı" başkenti sayılabilir.
Christmas Müzesinin (Käthe Wohlfahrt'e ait) önündeki hediye dağıtım arabası :)
Rotenburg'da Christmas Müzesini gezmeden olmaz diyerek giriyoruz bu neşeli müzeye ve çıkışta ufak tefek hediyelik eşyalarından satın aldıktan sonra schneeball (kar topu tatlısı) yemek için masalarını çok beğendiğimiz bir kafede soluklanıyoruz.
Schneeball tatlısı
Rotenburg on iki ay Noel'i kutlarken tatlıları da Noel konseptinde işte bu tatlılardan biri hatta en ünlüsü de Schneeball ve hediyelik eşya olarak paketlenip satılıyor.
Schneeball en basit tarifi ile kızartılarak yapılan ve üzerine pudra şekeri serpilen bir hamur tatlısı ama zaman içinde pek çok değişik malzeme kullanılarak çeşitlendirilmiş ve turistler çukulatalı, bademli, hindistan cevizli, fındıklı, tarçınlı gibi çeşitlerden seçip hediyelik olarak hazırlatabiliyor.
Şehirde yapılacaklar sıralamasında noel konseptli dükkanları dolaşmanın dışında "Bir şehri Müzeleri olmadan olmaz diye gezen şehirkoliklerdenseniz " Rotenburg Müzesi (Rotenburg Museum), Ortaçağ Suç Müzesi (Medieval Crime Museum), Alman Noel Müzesi (German Christmas Museum), Eski Rotenburg Zanaatkar Evi (Old Rotenburg craftsman's house) ve tabii özellikle şehrin manzarası için şehir surları gezilmesi/görülmesi gereken yerlerden.
Masal kasabasında her an gözünüze ilginç bir obje yada detay takılıyor. Bu örümcekli pencere de öyle örneklerden biri.



En güzel Christmas figürlerinden olan Fındıkkıranlar (Nutcracker) Rotenburg'da da her yerde çıkıyorlar karşınıza haliyle.
Leyleklere olan sevgi ve ilgimden dolayı bu ortaçağ kasabasında leylek sesi duymak ve yazın buraya göç ettiklerini öğrenmek çok sevindirici bir bilgi oldu. Daha sonra şehrin surlarında dolaşırken bir kulenin üzerindeki yuvalarını görme şansı bulduk. Bu bölgede leylek popülasyonu var zaten. Rotenburg'dan sonraki durağımız Strasbourg ve Colmar da leylekleri ile ünlü şehirler.
Rotenburg ile vedalaşıp Strasbourg'a doğru yola çıkıyoruz ancak yol üzerinde Baden Baden'de mola verip soluklanacağız.
BADEN BADEN
Baden Baden Almanların en eski ve en popüler kaplıca şehirlerinden biri ve Karaormanların kıyısında. Strasbourg yolu üzerinde soluklanmak için durduğumuz ve bir kaç saat ayırdığımız Baden Baden hakkında sadece genel hatları ile ilgili bilgi sahibi olduk.

Baden Baden şehir mobilyaları ile neşeli ve çocuksu. Turistleri de bu havasıyla dolaşmaya ve sayısız bistro veya biergartenlardan birinde şehrin gününe karışmaya
(bizdeki çay bahçesi gibi Almanların bira bahçeleri var :)) teşvik ediyor. Şehirde turladığınızda en turistik yer Eski Roma hamam kalıntıları.
Dostoyevski Evi - Baden Baden
Baden Baden'i dolaştığıma dair elimdeki tek kanıt buzdolabı magneti :), hafızamda ise çukulata dükkanından aldığımız "satranç takımı" çukulata, Şah'ı mat ederek kızımla afiyetle yediğimiz.
Kahvelerimiz biter bitmez Strasbourg'a doğru yollara düşüyoruz. Baden Baden'den Strasbourg yaklaşık 40 km ve yine ülke değiştirip bu defa Almanya'dan Fransa'ya geçmiş olacağız.
*** Fotoğraflar ; nAifce tarafından Hohenschwangau, Neuschwanstein, Rotenburg ob der Tauber ve Baden Baden'de çekilmiştir...