20 Mart 2014 Perşembe

ELEPHANT PARADE


Asya fillerinin korunması adına kamu bilinci oluşturmak ve destek kazanmak için yapılan "Elephant Parade"   ( Fillerin geçit töreni ) Temmuz - Ekim 2013 tarihleri arasında Trier ve Lüksemburg sokaklarını renklendirmişti ... Trier ve Lüksemburg'da dolaşırken tek tük kalanları görme imkanım oldu. 
1.50 m boyundaki Heykel Fillerin her biri farklı bir sanatçının eseri. 
www.elephantparadewebshop.com'dan da 5 ile 75 cm arasında aynı heykel fillerin minyatürlerini satınalabiliyorsunuz. 
Sevgili Ağabeyim , Lüksemburg'daki Elephant Shop'tan bir tane bana , bir tane kendine aldı ve bu sayede Asya Filleri Vakfı'na bağışta bulunmuş oldu.

Miss Tokyo

Miss Tokyo ve Amornthep Mahamart tarafından dizayn edilmiş, 2009 Amsterdam geçit töreninde sergilenmiş şimdi evimde yerini almış durumda :))

Born to Rock

Ağabeyimin fili Born to Rock ve sanatçısı Terdask Phiromgripak. 2012 World Tour Elephant Parade Fillerinden .

www.elephantparadewebshop.com sitesine girdiğinizde Elephant Parade’da 
sergilenen heykellerin minyatürlerinden görebilir ve satınalarak Asya filleri Vakfı’na 
bağışta bulunabilirsiniz.

 A love story
 Shopping Queen
 Miss India 
Trier-Map

The Denim Blues 
 We love Mosha Hasselt 
 
Elephant Parade'ın sembolu olan gezegenimizin ilk protez bacaklı Fili Mosha için yapılan Heykel. Çok sevdim taşıdığı anlam yüzünden. 

 Wish and Blow 
Billy B
The King from Royal 
 Cuban Style
 Map Luxembourg
 Lotophant
Carnival
Dam-Amsterdam
 David
 Fish and Chips
 Grapes
Singacat

 Sweets for Love
Map Hasselt

Dutch Lady
Tigerphant


MOSHA Tayland'lı bir Asya Fili. 2007 yılında henüz yedi aylıkken attığı yanlış bir adımla !!! kara mayınına bastığı için ayağı parçalanan Mosha'ya Asya Fil Dostları Hastanesinde Protez ayak takıldı ve böylece Mosha gezegenimizin hem ilk protez bacaklı fili oldu, hem de kara mayınlarına karşı verilen mücadelenin de simgesi durumunda.    

Mosha'nın fotoğrafı "cnntürk'ün" adresinden alınmıştır ... 
http://www.cnnturk.com/2009/yasam/diger/03/10/protez.bacakli.fil.dogaya.birakilmaya.hazir/517152.0/index.html

Asya Fillerinin soyu tükenmekte ne yazık ki, pek çok canlı türüne yaptığımız gibi. Gezegenimizin geleceği belli  türler yok oldukça hızla sona yaklaşılıyor. Herşeyi büyük bir hoyratlıkla yok eden insan türü sonunu da hazırlıyor hızlı hızlı... 

19 Mart 2014 Çarşamba

SOYADI ; AZALMAK EŞİTTİR ÖĞRENİLEBİLİRMİŞ

 


O GÜN GÜNLERDEN SALI 
ÖYLECE DURAĞAN GÖZÜKEN 
SIRADAN , KAHVE KOKUSUNA UYANILAN… 
sessizce ağlamak öğrenilebilirmiş 
ancak bir yıldız kaydığında susabilirmiş evren
öğrenilebilirmiş resimlerde el sallayanların giderayak oldukları 
varolacağını sandığın bütün sevgilerin  
birgün günlerden Salı silinebildiği yazıldığı yüreklerden 
öğrenilebilirmiş 
darmadağın yayarak odanın ortasına
sevdiklerini daha yakın sevmediklerini daha uzak 
ama üzerlerine basmadan 
parmakucunda öylesine önemseyerek her birini 
yırtığın her resimden 
alıp birleştireceğin parçalarla başka bir hayat 
başka bir zaman , başka bir müzik , 
başka bir gökkuşağı yapabileceğin 
ama asla yeni resme ait olamayacağın 
öğrenilebilirmiş 
oysaki ogün günlerden Salı 
renklerin gökkuşağında bile solduğu görülebilirken
alabildiğine uçsuz bucaksız van gogh resminde
sarının babanın benzinden bile daha az soluk olduğu 
öğrenilebilirmiş 
komşu teyzende yediğin kurufasulye üzeri pilav 
ne kadar acıklı olabilirmiş büyüdüğünde 
öğrenilebilirmiş ogün günlerden Salı 
kurufasulye pişer pilav üzerine konursa ve 
kokusu sinerse empirme desenli eve 
babanın gülümsediği resmin değiştiği
el sallamaya başladığı gümüş çerçeveden 
öğrenilebilirmiş …
Heinrich Böll ile babasız evler için içtiğimiz kahvelerden  
birinin kokusu ile uyansam bir sabah  , 
sıradan bir 1972 sabahı olsa yine  
annem kapitone sabahlığında kahvaltı masasını kursa 
traş olsa babam köpüğü aynaya sıçrasa 
ben kapının önüne oturup seyretsem onu 
ablam ve ablam ve ablam olmasa o gün bu fotoğrafta 
abim ve ben olsak öğrenebilsek sadece 2 kardeş olabilmeyi ,  
ve işe giderken el sallamasa babam , 
annem sofrayı toplamaya başlamasa , 
inadına otursak ve kalsak , çaydanlığın ağzına gazete parçası tıkasa annem  
soğumasın diye tavşan kanı dem 
bir sigara içse , ben de içsem ciklet sigaralardan ona özenip 
babam kızarmış gibi yapsa ama saçımı koklasa 
öğrenilebilirmiş azalmak birgün günlerden Salı 
azalmak sayısal bir bütünlüktür 
çoğalırken eşittir azalabilirsin eşittir bölünebilirsin eşittir  
yanlızlık en büyük sayıdır olur çıkan sonuç 
eşitsizliğin ne tarafına koyuyorsan kendini 
diğer tarafında taş bebeğimiz ve kavak yelleri 
sadece benim anlayabildiğim 
sadece benim öğrenebildiğim 
O GÜN ŞİMDİ GÜNLERDEN HERGÜN 
ÖYLECE DURAĞAN 
SIRADAN 
HINCAHINÇ KAHVE KOKUSUNU UNUTTURAN 
23.01.2014
AZALMAK EŞİTTİR ÖĞRENİLEBİLİRMİŞ
nAifce




18 Mart 2014 Salı

SOYADI; SENDEN ve SANA DAİR



bir papatya çiz gözümün taşbebeğine
ilkbahar olsun alabildiğine takvim
nisan mayıs sobe 
elma dediğimde çık olsun yaşlarından 
gel desem gelirmisin 18 yaşından 
saçların kısa
nefti , koca düğmeli kadife ceketin 
apartman topuk ayakkabın olsun 
o günün anlamı 
yaprakları da olsun papatyanın 
kirpiklerine diz üçer beşer seviyorlarını  
sevmiyorlar uzay boşluğuna savrulsun 
yeşile dönsün gözlerin gölgesi vurunca yaprakların
en sevdiğin ismi iliştir göğsüne 
söyle sevmek olsun şehirlerden 
iki nokta arasını birleştirebileceğin kadar olsun 
gideceğin mesafe 
git olsun ve uzun olsun mektupların  
gelmek olsun son cümlesi 
beklemek olsun aramızda mevsimler
beklemek alabildiğine kırçiçekleridir bunu saklarmısın benim için ?
şimdi bir a bir ş bir k çiz 
adam gibi adam adı de 
tanıştır şifon bir gecede 
zarif ve sessiz , uçuş uçuş , rengarenk 
inandır herkesi buna da , sen de inan
şubat inansın , bahçedeki kardanadam 
adı adam gibi adam inansın 
söyle aldatmasın dedi de 
ağustos ve beni söyle 
aldatırsa sen gidebilirsin - bunu henüz bilmiyorsun ama 
ne çizeceğini bilmeden otur biraz 
diyelim yaşlardan 27 olsun 
kızın başını yaslasın bilmediklerine 
bırak uyusun oğlun , ateşi var biraz 
etraf oyuncak , dergi , kitap dolsun
sobanın yanına kurulsun
kurşun asker ve balerin 
can atsınlar elele sobaya atlamaya
rahat bırak zaman dindirecek acılarını 
karşı koyamaz zamana yenilir her aşk ve her acı 
uyanınca oğlan bir yaş daha büyü 
kızın da büyüsün 
büyüyen her çocuk öğrenir ölümü 
şimdi uzaklardasın çalsın 
sen isteseydin gözlerinin içine başka hayal girmesin 
olur du radyoda istek şarkı
sana ait çizgileri taşımasını istermiydin aşk'ın hala?
dinlenmişsindir , 
yorgunum dediğinden beri 28 yıl geçti 
ölümünle yaşamının yaşı aynı söyle
şimdi bir manolya çiz , gözümün taşbebeğine 
içinde bir kız bir oğlan bir de metal kalp 
özlem de 
beni söyledi deme 
ben söylersem yalvarır sesim 
bunu istemiyorum yalvarırken ağlayabilirim 
iyi ki doğdun günlerinden birinden çık gel işte 
gelebilirsen olabildiğince erken 
ocak de temmuz de belki de 
umuda bırak - sizi bekliyorum de … 
23.01.2014
senden ve sana dair 
nAifce

CHARLIE CHAPLIN GELDİ


 Charlie CHAPLIN'in elindeki oyuncak artık İstanbul'da, İstanbul Oyuncak Müzesi'nde... Sunay AKIN'ın, Ülkesindeki çocukların hayallerini süslemek için bir açık artırmadan satınalarak getirdiğini okudum Şarlo'nun Oyuncağını, Müzenin internet sitesinde. 
Biz çocuklara da ziyaretine gitmek düşüyor 100. doğum yılı anısına.
Teşekkürler Sunay AKIN, İstanbul'a çocuk sevinci yaşattığınız için...  

17 Mart 2014 Pazartesi

BELLEĞİN AZMİ


Salvador DALİ'nin doğum yeri Figueres Kasabasındaki DALİ TİYATRO-MÜZESİ’nin store’undaki yüksük, ressamın en az kendisi kadar ünlü tablosu belleğin azmi’ndeki eriyen saatlere atfen tasarlanmış.

Belleğin Azmi'ni yaptığında 27 yaşında olan dahi DALİ, resmini yorumlamasını istediklerinde bu saatleri erimiş bir camembert peynirinden esinlenerek yaptığını belirtmiş. 
Belleğin Azmi - 1

Dali'nin izinin en güzel sürüleceği yer İspanya'nın Figueres Kasabasıdır, ayakizlerine basarak dünyanın en ilginç binalarından biri olan ve içinde bir dahinin eserlerini barındıran Tiyatro-Müzesini nefesinizi tutarak dolaşmanız kaydıyla.

16 Mart 2014 Pazar

TRIER OYUNCAK MÜZESİ

Trier Spielzeugmuseum yani Oyuncak Müzesi 1989 yılında Rolf ve Heidi SCHEURICH tarafından açılmış özel bir müze aynı Sunay AKIN'ın İstanbul Oyuncak Müzesi gibi. Ne yazık ki Pazartesi günü kapalı olduğu için müzeyi gezemedim, Trier’le yetindim. 

Ancak içinde oyuncak müzesi barındıran şehirler, hoşgörülü ve barışçıl, pozitif şehirlerdir. Bir şehri "Çocukluğu ile birlikte gezen Şehirkoliklerdenseniz" oyuncak müzesi ana besininizdir zaten. 

Bugünlerde Sunay AKIN'ın "Geyikli Park"'ını bir kez daha okuyorum, daha doğrusu başucu kitabım olarak duruyor, arada dönüp tekrar okumak iyi geliyor. Sunay AKIN "Gelişmiş uygar ülkelerde oyuncak çocuklara hayalleri güçlensin diye alınırken, geri kalmış ülkelerde oyalansın diye verilir" diyerek en önemli farklılıklardan birinin altını kalın çizgilerle çiziyor.
      

                                          
         Müze bu binanın 2. ve 3. katında yer alıyor 






Sunay AKIN, "Müze aklımıza ne zaman gelir?" yazısın da ise ; "Müzeler toplumların hafızasıdır. Bir ülkede aydınlanmayı, demokrasiyi ve adaleti esas kılacaksanız, atacağınız ilk adım müzecilik alanında olmalıdır." diyerek geçmişine sahip çıkıp, gelecek nesillere aktaran Ulusların ileriye gittiğini en net biçimde açıklamaktadır. 

Meraklısı için  Trier Oyuncak Müzesi

***Fotoğraflar ;  nAifce tarafından Şubat 2014 tarihinde Trier Spielzeugmuseum'da ne yazık ki Müze dolaşılamadan çekilmiştir ... 

9 Mart 2014 Pazar

KON TIKI - GERÇEK BİR HİKAYE

Yönetmen : Joachim ROENNİNG
Espen SANDBERG
Oyuncular : Pal Sverre Valheim HAGEN
Agnes KİTTELSEN
Anders Baasmo CHRİSTİANSEN
Tobias SANTELMANN
Gustaf SKARSGARD
Odd Magnus WİLLİAMSON
Yapım yılı : 2012
Norveçli Kaşif Thor HEYERDAHL'ın, Polinezyalı'ların 1500 yıl önce Asya kıtasından değil, Peru'dan gelmiş olduğunu kanıtlamak için Kon-Tiki adlı kendi yaptığı ilkel sal ile (1500 yıl önce Perulu'ların kullanmış olduğu salın aynısı) 1947 yılında, yanındaki birkaç gönüllünün desteğinde, 101 gün Okyanusta verdiği mücadeleyi ve zaferini anlatıyor Film...
Thor HEYERDAHL




7 Mart 2014 Cuma

KARNAVAL MASKELERİ-I



    

Venedik Karnaval maskeleri koleksiyonuma; "Taş üzerine kağıt baskı" tekniği ile tasarladığı
bu güzel armağan için bir kez de bloğum aracılığı ile Sevgili Arkadaşım Gülgün'e teşekkür 
ederim.
Emeğin koleksiyonumun en güzel köşesinde yerini aldı... Tıpkı, 11 yaşında yüreğimde yerini aldığın gibi...





6 Mart 2014 Perşembe

ARİSTOKRAT LÜKSEMBURG'un BOHEM HEYKELLERİ

Gezginler, şehri dolaşırken bütün duyu organlarını kullanırlar, hem de güçlendirilmiş olarak, gözleri başka görür, dilleri başka tadar, başka türlü dokunurlar şehre, en tiz sesini duyar ve şehrin kokusu ciğerlerine dolar. 
Ama, hep bir eksiktir, yetinmezler, göremediklerini, duyamadıklarını, dokunamadıklarını, tadamadıklarını ve ayırtedemedikleri kokuları ararlar. 

"Şehirkolik olmak; en son detayını bulmaya çalışmaktır bir kentin" 

Aristokrat Lüksemburg'taki "en son detay" şehirle ilk buluşmamızda karşıma çıkan "Şarlatanlar”’dı, üstelik aristokrat değil , tam tersine son derece bohemdi bu en son detay.






Benedicte WEIS'ın Theatre Square'de (Tiyatro Meydanı) hayatı renklendiren  
"Les Saltimbanques"(Şarlatanları) ile avucunun içine alıyor Lüksemburg hemen.

Sonrasında gezdiğiniz her sokakta birden bire karşınıza çıkıveren ve şehri büyük bir tiyatro sahnesine dönüştüren bronz heykeller damgasını vuruyor bu küçücük Başkent'e.




"Şarlatanlar"'ın etkisini üzerinizden atamadan karşılaşıyorsunuz "Müzisyenler,çocuklar ve koyunlarla

Lüksemburg'lu Heykeltraş Wil LOFY tarafından 1982 yılında yapılmış bu bronz Çeşme, "Hammelsmarsch". Şehrin havasını değiştiren şehir mobilyalarından.

Lüksemburg'daki ikinci günümüzde Remich, Moselle nehri ve Schengen Kasabasını ziyaret ederken Bronz Heykeller yine başrolde.

Moselle, iki ülkeyi birbirinden ayıran sınır nehirlerinden, Lüksemburg ile Almanya'yı hem birbirinden ayırıyor, hem de üzerindeki Köprüsü ile birbirine bağlıyor. Remich Köprüsü'nün tam ortasında durduğunuzda bir ayağınız Almanya, bir ayağınız Lüksemburg oluyor. İşte, Remich Kasabası; Moselle nehri ve Bronz Heykelleri ile kucak açıyor ziyaretçilerine her daim.

Moselle nehri ile arkadaşlık ederek yürümeye başladığınızda yine Wil LOFY'nin "Bacchus" (Şarap Tanrısı) Heykelinin olduğu Çeşme karşınıza çıkıyor ilk olarak. 


Yürümeye devam ettiğinizde bu defa Moritz NEY'in "Nemesis"'i selamlıyor fotoğrafını çekmek isteyenleri.

Moselle nehrini geride bırakıp Schengen Kasabasına doğru gitmek istediğinizde ise bu defa Çamaşırcı Kadınlar poz veriyor objektifinize.





Manon BERTRAND Ustanın 2005 yılında yaptığı "Laundrywomen" ( Çamaşırcı Kadınlar)'ı.
Her birini tek tek fotoğrafladıktan sonra Schengen'e doğru yola çıkıyoruz. 
Remich'le, Schengen'in arası yaklaşık 9 km. Schengen kasabasındaki anıt dizaynı ile cezbediyor hemen.

Her bir yıldız, AB üyesi olan bir Ülke'yi simgeliyor 

Portekiz

Belçika


Yunanistan


 Schengen I antlaşması; sınır kapılarındaki polis ve gümrük kontrollerinin tamamiyle ortadan kaldırılması amacıyla 1985 yılında Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında imzalanmış. 1990 yılında imzalanan Schengen Anlaşmasını Uygulama Konvensiyonu ile de birinci anlaşma uygulamaya konulmuş. İlk antlaşma Fransa, Almanya ve Lüksemburg'un sınırlarının kesiştiği yer olan Schengen Kasabasında, 2. antlaşma Moselle nehrinde, Prenses Marie-Astrid isimli teknede imzalanmış.     

Lüksemburg'daki 3. günümüzde istikamet önce Ettelbruck ve ardından bir Ortaçağ Kasabası olan Vianden.




   Ettelbrück'te bir kahve içip yolumuza devam ediyoruz...






Vianden Marie-Josee KERSCHEN'in "Le Badigeonneur, Le Musicien, Le Fou" heykelleri ile hemen içine çekiyor sizi ama siz zaten hazırsınız, tertemiz ve oldukça sert kış havası, tepede bütün heybeti ile yükselen Vianden Şatosu, Our nehri ve daracık sokaklarında kah Victor HUGO'nun peşine takılıp, kah Karikatür Müzesini dolaşıp dururken, Victor HUGO ile başlayan Vianden hayranlığınız yerini, "en güzel kasabalar" sıralamanızda en üst yerlere bırakmakta, kısaca ilk görüşte vuruluyorsunuz bu zarif ve çekici Ortaçağ Kasaba'sına.  

4.gün Ülke değiştiriyoruz Remich'ten Moselle nehrinin karşı yakasına geçip, ver elini Almanya, Trier.

Trier'in, önemli bir özelliği var, Almanya'nın en eski şehri ve Komünizmin kurucularından Karl Heinrich MARX'ın doğduğu şehir aynı zamanda. 











Klaus APEL'in 1984 yılında yaptığı "Brunnen des Handwerks" (Craftsmen's Fountain-Esnaf Çeşmesi ) olağanüstü detayları ile büyülüyor görenleri. Ayrılamıyorsunuz yanından kolay kolay. Her bir ayrıntıyı fotoğraflayarak sahiplenmek istiyorsunuz. 



Trier'de bir diğer ilginç çeşme, Willi HAHN tarafından 1977 yılında yapılan "Heuschreckbrunnen" (Grasshopper Fountain - Çekirge çeşmesi)


Temmuz-Ekim 2013 tarihleri arasında Lüksemburg ve Trier'de "Elephant Parade" vardı. Trier'de kalanlardan birini fotoğraflamak şansına eriştim. Gerçek birer sanat eseri olan bebek fillerin sergisi-geçit törenine- yetişememiş olmaktan büyük bir üzüntü duyarak dolaşmaya devam ettim Trier'i. "Elephant Parade", Asya Fillerinin korunması için halkın bilinçlendirilmesi ve desteğini çekmek için Fil Heykelleri ile Dünyanın en büyük açık hava sanat sergisini oluşturuyor. Dünyamızın geleceği, insanlığın duyarlılığına bağlı. Bu tip organizasyonların parçası olmak gerekiyor ... 


***Fotoğraflar ;  nAifce tarafından Şubat 2014 tarihinde Lüksemburg, Remich, Schengen, Ettelbruck, Vianden ve Trier'de çekilmiştir ...