4 Mart 2016 Cuma

BUDAPEŞTE


Bazı şehirler hep bir sonraya kalır ne yazık ki! Başka şehirlerin gölgesi vurur üzerine, görünmez olur "Şehirkolikler" açısından. 
Budapeşte daima sonra bir ara giderim diye diye ertelediğim bir şehirdi ve sanırım "Prag"'ın gölgesinde kalıyordu benim için.
Aralık ayı Orta Avrupa'ya çok yakıştığından o bir ara bu ara olsun diyerek düştüm Budapeşte yollarına 24 Kasımda.
Buda ve Peşte, Tuna Nehri yüzünden asla kavuşamayacak olsalar da, birbirlerine olan Aşkları hemen her yerde hissediliyor, Gellert Tepesine çıktığınızda tescilleniyor bu sevda.

                       Kral Buda, Kraliçe Peşte 
 
Budapeşte Ferenc Liszt Havaalanından şehre "alan transferi" hizmeti alarak gitmeye karar verdiğimde, Buda ve Peşte'nin bu kadar "kolay" bir şehir olacağını düşünmemiştim.

Sabah çok erken saatlerde Buda'ya varmış olduğumdan bavulumu otelin emanetine bırakıp, attım kendimi sokaklara.

Konakladığım Carlton Otel, şehrin Buda tarafında ve Aslanlı Köprüye (Szechenyi Lanchid) çok yakın bir konumda.  

Budapeşte; Obuda, Buda yada Osmanlı zamanındaki adıyla Budin ve Peşte şehirlerinin birleşmesi ile varolan bir Şehir aslında ve geçmişinde pek çok istila görmüş,13. yy'da Moğollar, ardından 150 yıl Osmanlıların egemenliği var Budin'de. Nazilerin ve İkinci Dünya Savaşının bitmesi ile Sovyetlerin istilası ise şehirde "unutmak adına" kendini hissettiriyor.  

İki yakayı birbirine bağlayan pek çok köprü var ama, bunlardan Gellert tepesi ile Margit Adası arasında kalan dört tanesi göz önünde, hem de turistik noktaları birbirine bağlıyor. Sırasıyla Margit Köprüsü, Aslanlı Köprü yada Zincirli Köprü yada Szechenyi Lanchid, Erszebet Köprüsü ve Özgürlük Köprüsü bu dört köprü.

Aslanlı yada Zincirli Köprü yani Lanchid'in mimarı İngiliz William Thierney Clark (aynı zamanda Brooklyn Köprüsünün de mimarı), mühendisi ise Adam Clark. Köprüyü süsleyen Aslanların dilinin olmadığı ise sadece şehir efsanesi. Aslanların heykeltraşı Janos Marsolska aslanlara dil koymayı unuttuğu için intihar etmemiş zaten aslanlara dikkatlice bakıldığında dilleri olduğu da görülüyor.  

Şehrin en güzel Köprüsü olan Aslanlı Köprü yani, Lanchid, Buda'da Adam Clark Meydanına, Peşte tarafında ise Szechenyi Meydanına bağlanıyor.

Adam Clark meydanına geldiğinizde sizi öncelikle "Hop On Hop Off" turlarının sempatik satış görevlileri karşılıyor. Artık hangi turu seçeceğiniz size kalmış :) Bu arada tecrübe ile sabit Budapeşte'de "hop on hop off" ile dolaşmak oldukça iyi bir fikir, derli toplu olmasına karşılık oldukça büyük Budapeşte, Orta Avrupanın 2. büyük şehri olduğunu düşünürsek !
 
"Şehri karış karış fotoğraflayarak hafızasına kaydeden Şehirkoliklerdenseniz" günde 15-20 km yol yürüyerek dolaşmayı göze alacaksınız yada belli bölgeleri yürüyerek keşfetmek yerine hop on hop off'ların bu hizmetlerinden faydalanacaksınız. Türkçe de dahil olmak üzere pek çok dilde anlatılıyor hikayesi Budapeşte'nin bu turlarda.
 
Budapeşte'yi çalışırken şehri 4'e bölüp gezi planı oluşturmuştum ve 5 gün bu plana sadık kalarak dolaştım ancak anlatım olarak şehri Buda ve Peşte olarak önemli noktaları ile anlatacağım.     

Aslanlı Köprünün bağlandığı Clark Adam Meydanı, 0 noktası ile başlıyor, 0 noktası Buda'nın, Macaristan'ın diğer şehirlerine olan uzaklığını göstermekte ve hemen arkasında ise Kale Bölgesine ve Kraliyet Sarayına çıkmak için kullanılan Füniküler Sistemi var. Füniküler bileti 1000 HUF (HUngarien Forint). 1 TL yaklaşık 95 Forint'e karşılık gelmekte.

BUDA - KALE BÖLGESİ, KRALİYET SARAYI, MATYAS KİLİSESİ ve BALIKÇILAR BURCU 
Kraliyet Sarayı artık Ulusal Galeri olarak kullanılmakta ve eşsiz Macar sanat eserlerini barındırmakta. 

                      Clark Adam Meydanı ve Sıfır Noktası 

    
        Füniküler Sistemle Kale Bölgesine ulaşabilirsiniz

Şehrin ne güzel manzaraları da Buda bölgesi tarafından ve Kale ile Kraliyet Sarayının bahçesinden düşüyor fotoğraf makinasına. 



Buda'da Osmanlı izleri Kale civarında çokça ama, benim en çok istediğim Ata'mın izini bulmak. Tarih Müzesinin yakınlarında olduğunu bildiğimden bu bölgedeki bütün yolları, caddeleri alt üst edip, en girilmez yada çıkmaz sokaklara girip yine de Kemal ATATÜRK caddesini bulamadım ne yazık ki  :((   Bir kez daha Buda Peşte'ye gitmek için iyi bir neden bu ama !  

          Buda'daki Osmanlı mezarları 

Budapeşte'deki en önemli yapılardan Matyas Kilisesi; yerinde daha önce bulunan Kilise yıkıldıktan sonra 1470 yılında inşa edilmiş ve Macar Kralı Matyas 2 kez bu Kilisede evlendiği için adını Kral Matyas'dan almış. Osmanlılar şehri ele geçirdiğine Kiliseyi Camiye dönüştürmüş ve Kanuni Sultan Süleyman ilk namazını burada kılmış.

                       Matyas Kilisesi



Buda tarafından Peşte manzaraları ve bütün ihtişamlı duruşu ile Macaristan Parlamento Binası nefesleri kesiyor. Parlamento Binasının gece ışıklandırması da mükemmel. 



Balıkçılar Burcu ve Kuleleri 1895 yılında balıkçılar loncası için bir anıt olarak inşa edilmiş. Budapeşte'nin gezilmesi gereken anıtlarından Balıkçılar Burcu yada Tabyası.
 

Balıkçılar Burcunun merdivenlerinden inip Szabo Llonca Utca'ya geldiğinizde bir anıtla karşılaşıyorsunuz. Mansfeld Peter için yapılmış bu anıtın hikayesi tabii ki hüzünlü. 
1956'daki Macar Devriminin sembollerinden biri Mansfeld Peter.
1956'daki Macar Devrimi; Sovyet yanlısı Hükümete karşı öğrencilerin başlattığı ve Macar Halkının da desteği ile büyüyen bir halk ayaklanması. Ancak batıdan bekledikleri destek ve yardım gelmediği için Sovyetler Birliği, Macaristan'a girip, halk hareketini kanlı bir şekilde geri püskürtüyor.     
Totaliter rejim tarafından Macar Devrimi esnasında ayaklanmaya katılmasından dolayı 18 yaşında idam ediliyor Mansfeld Peter. 
Macaristan özgürlüğüne kavuştuktan sonra Mansfeld Peter Ulusal kahraman oluyor.


Sovyetlerin baskıcı rejimini ilginç şekillerde anlatmaktan geri kalmıyor Macarlar :)

BUDA - GELLERT TEPESİ

Piskopos Gellert; Hristiyanlığa döndürmeye çalıştığı Macarların gazabına uğrayıp bir fıçı içinde tepeden aşağıya yuvarlanır ve can verir. Piskopos bugün artık Budapeşte'nin koruyucu Azizi olarak kabul edilmektedir ve tepeye de onun ismi verilmiştir: "Gellert Tepesi" 

Budapeşte'deki termal banyolar dünyaca ünlü ve şehrin önemli noktalarında karşınıza çıkmakta. Gellert Tepesinin eteklerinde kurulmuş olan Gellert Hotel'inin termal banyoları da en çok rağbet görenlerden. Gerçi Gellert Hamamlarını bu defa deneyimleyemedim ama Budapeşte hakkında okuduğum bütün kitaplarda sosyalleşme alanı olarak da kullanılan bu banyolara kesinlikle girmek gerekiyor. Kültürel açıdan Avrupa'nın en yüksek seviyedeki Uluslarından Macarlar sağlık için banyoda kür alırken bir yandan kitap okuyor veya satranç oynuyorlar. 

 
  Arka plandaki yapı Gellert Oteli, banyoları ile oldukça ünlü 



Gellert Tepesindeki Özgürlük Anıtı ise 1945 yılında Budapeşte'nin Sovyetler Birliği tarafından -sözde- kurtarılması adına Kızıl Orduyu övmek için yapılmış. Özgürlüklerini Sovyetler'den geri aldıklarında ise Anıt da "Yaşamlarını Macaristan'a adayanlar"ı sembolize etmeye başlamış. 

Gellert Tepesindeki bir diğer önemli anıt ise "Philosophy Garden". 



Heykeltraş Nandor Wagner tarafından yapılmış olan Filozoflar Bahçesinde 8 Bronz Heykel (Abraham, Buddha, Jesus, Lao Tse, Gandhi, Daruma Taishi Aziz Francis, Echnaton)  farklı kültür ve dinleri temsil ediyor. "Hoşgörü" adına 2001 yılında Budapeşte'de açılmış olan Philosophy Garden, Japonya ve Amerika'dakiler ile birlikte üçüncü ayağı oluşturuyor. 

PEŞTE TARAFI - VACI UTCA ve ANDRASSI CADDESİ

Buda Kalesi ve Kraliyet Sarayını ve çevresini bitirdikten sonra Zincirli Köprü yada Aslanlı Köprü yada Lanchid'den yürüyerek Peşte tarafına geçtiğinizde önce Vaci Utca Caddesini keşfetmelisiniz. 


Vaci Utca caddesine geldiğinizi caddenin başında konuşlanmış Hard Rock Cafe'den de anlayabilirsiniz.

Vaci Utca; Vörösmarty Meydanından başlıyor ve Vörösmarty'de Kasım-Aralık aylarında Budapeşte'deki ana Noel Pazarı kuruluyor. Diğer ucu "Central Market Hall"e yani, Kapalı Pazar Yerine ulaştırıyor. Vörösmarty Meydanında Hard Rock Cafe'nin yanısıra Dünyamızın en eski Pastanesi olan Gerbeaud Pastanesi bulunuyor. 


         Vörösmarty Meydanında kurulan Noel Pazarı

                      Ekmek içinde servis edilen Gulaş çorbası

 
                         Kürtöskalacs

Budapeşte'deki Noel Pazarlarında tatmanız gereken iki lezzet; mutlaka ve mutlaka ekmek içinde servis edilen Gulaş Çorbası ve Kürtöskalacs. Bu tatlının anayurdu Romanya Transilvanya aslında ama komşularının mutfağına da girmiş, Prag'daki Noel Pazarında da en cazip bulduğum Kürtöskalacs benzeri Trdelnik idi. 

Budapeşte'de iki cadde var alışveriş meraklıları için; ilki ünlü markaların da boy gösterdiği Andrassi Caddesi, diğeri de genellikle daha turistik bir cadde olan Vaci Utca. 


Vaci Utca'daki en güzel mağaza - Philantia Flower and Gift Shop 

Andrassi Caddesi üzerinde ayrıca Opera Binası, Nagymezö sokağı (Opera Binasından sonraki 2.sokak olan Nagymezö Budapeşte'nin Broadway'i), Terör Müzesi, hemen yanında Yunus Emre Enstitüsü, caddenin sonuna doğru Türk Büyükelçiliğimiz ve caddenin bitiminde Kahramanlar Meydanı yani Hösök Tere bulunuyor.

Budapeşte Opera Binası - Macarca Magyar Allami Operahaz

                  Opera Binasının Tavan süslemeleri 

          Budapeşte Opera'sının 2015-2016 sezonu afişleri 


      Andrassy Caddesi üzerindeki apartmanlardan detaylar

Andrassy Caddesindeki en önemli binalardan olan Terör Müzesi; hem Nazi'lerin, hem de Sovyetlerin hizmetinde geçirdiği zamanları yaşatmakta içeri girmeye cesareti olanlara.


Binanın dışında Sovyet işgali zamanlarında bu binada işkence görmüş ve öldürülmüş Macar vatanseverlerin fotoğrafları küçük mumlar eşliğinde "yaşadıklarına direnmekte" inadına.


Terör Müzesinde içimi kaplayan hüzün Nagymezö Sokağına girince yerini "inadına umut"a bırakıyor. 

Nagymezö sokağı, Budapeşte'nin Broadway'i; çok eğlenceli, çok entellektüel.

                                                     Geza HOFI'nin ilginç bronz heykeli

Geza HOFI, Macar Komedyen Cafe Komedias'ın (Macarca Komedias Kavehaz) önünde geleni geçeni selamlamakta.


Nagymezö'de yürürken bastığınız yere dikkat edin, belki bir Macar Tiyatro Oyuncusunun yada Opera Sanatçısının ayakizine basıyor olabilirsiniz. 
Macarlar kesinlikle sanatın içinde yaşıyorlar, sanatçılarına yaşarken sahip çıkıyorlar. 

           Budapesti Operettszinhaz'ın Afişi  

Yunus Emre Enstitüsünde Türk Masalları Günü



Andrassi Caddesi üzerindeki eğlenceli mağazalar

Andrassi Caddesinin sonunda Kahramanlar Meydanına-Hösök Tere- ulaşıyorsunuz. Kahramanlar Meydanında Binyıl Anıtı, Macaristan'ın 1000. yılı anısına yapılmış ve Macarların ünlü kahramanları  ve kralları bu anıtta yer almakta.    



Kahramanlar Meydanı aynı zamanda Şehir Parkı, Avrupa'nın en büyük açık hava buz pateni sahası, Szechenyi Hamamları, Budapeşte Hayvanat Bahçesi, Gundel Restaurant, Kum Saati (Kumlarını bir yılda döküyor) ve Güzel Sanatlar Müzesinin de olduğu meydan.
 

Erkek her yerde erkek Budapeşte Hayvanat Bahçesinde bile :))

         Hayvanat Bahçesindeki Fil evi Ödül almış bir yapı


Hayvanat Bahçesinin yanındaki ünlü Gundel Restaurant dinlenmek için son derece şık bir yer.


Çayınızın yanında nefis Gundel kreplerinden denemenizi özellikle tavsiye ederim. 


PEŞTE TARAFI - PARLAMENTO BÖLGESİ



Avrupa'nın en güzel Neo-Gotik yapılarından biri olan Macar Parlamento Binası bütün görkemi ile uzanıyor Tuna'ya karşı. 


 "Tuna Ayakkabıları" ise Parlamento Binasının hemen önünde hüzünle sergileniyor.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Tuna nehri kıyısında vurulmuş olan insanları simgeliyor bu ayakkabılar. Can Togay tasarlamış, heykeltraşı ise Gyula Pauer. 

Can Togay; 1950'li yıllarda siyasi nedenlerle Türkiye'den Macaristan'a yerleşen Gün Benderli ve Necil Togay'ın oğlu. Macaristan doğumlu. Senarist, Şair, Oyuncu, Film Yönetmeni.

 

Parlamentonun merdivenlerine oturan ise Şair Attila Jozsef


Budapeşte her adım başında bronz heykeller olan son derece sanatsal bir Başkent aynı zamanda. Parlamento civarında pek çok heykele rastlıyorsunuz. Bunlardan biri köprü üzerinde Parlamentoyu seyreden siyasetçi İmre Nagy.   


İmre Nagy, 1956'daki Macar Devrimi esnasında direnişçiler tarafından Başbakanlığa getirilmiş, tek parti yönetiminin sona erdiğini ve Varşova Paktından çıktıklarını açıklayarak, Birleşmiş milletler aracılığı ile büyük devletlerden koruma istemiş. Ancak, Kızıl ordu birlikleri Budapeşte'yi işgal ederek direnişi kırmış, pek çok Macar yurtdışına kaçmış, kaçamayanlar tutuklanmış. İmre Nagy'de tutuklanarak Sovyet işbirlikçisi mahkeme tarafından vatana ihanet suçlaması ile ne yazık ki idam edilmiş.

                 Devrim Bayrağı

Ortası delik bayrak da 1956'daki sonu kanlı biten devrimden kalma. Sovyet işgalinden kurtulmak için başlatılan ayaklanmada çok kan dökülmüş, işgal esnasında bayrağın ortasında Sovyetleri sembolize eden orak-çekiç varmış. Bayrağın ortasını delerek sembolu ortadan kaldırmışlar.O günden beri Parlamentoda delik bayrak dalgalanıyor.

BUDAPEŞTE SOKAKLARI


Budapeştedeki "Gelarto Rosa"'dan dondurma yemeden dönülmemesi gerekiyor. Dondurması çok lezzetli ama, dondurmayı gül şeklinde sunmaları çok daha hoş. 
 

Aziz İstvan (Szent Istvan) Bazilikasının hemen önünde Galerta Rosa... Ben, Lavanta-Beyaz Çukulata ve Kabaklı Dondurmalarını denedim. Kabaklı dondurmasını kesinlikle öneririm.

Aziz Istvan Bazilikasında Noel zamanı. Bazilikanın en önemli özelliği Kral Istvan'ın mumyalanmış kolunun sergileniyor olması.   

               Eğlenceli afişlerden
   
Küçük Prenses Heykeli, Macarca Kiskiralylany Heykeltraş Laszlo Marton 
                 Shakespeare Bronz Heykeli 

       Yahudi bölgesinde terzi tabelası







Noel zamanı vitrinler çok renkli ve neşeli Budapeşte’de.

Erzsebet Ter'deki Love Lock Tree'ye siz de aşkınızı kilitleyebilirsiniz!
 



Avrupanın en eski Lunaparklarından biri de Budapeşte'de, Erszebet Meydanında.   


Heykelin ayak parmaklarına oje süren sanatseverler de yaşamakta bu şehirde :)) 

Budapeştede'ki "en"lerden biri de New York Cafe. Dünyanın en iyi Kahvesini yaptıklarını iddia ediyorlar. Kahveleri oldukça lezzetli ama cafe zaten yapı olarak da görülmesi gereken bir yer, son derece şık.



Gelelim Pal Sokağı Çocuklarına. Macar yazar Frenc Molnar'ın yazdığı Pal Sokağı Çocukları, yoksul ailelerin oturduğu Jozsefvaros semtindeki çocukları- içlerinde en ünlüsü Nemecsek- anlatır. 10 yaşındayken Nemecsek öldüğü için ağlayarak okuduğum roman halen kütüphanemde başköşede. 

Budapeşte seyahatine karar verdiğim an ilk işim haritada Jozsefvaros bölgesini aramak oldu geçmişimde iz bırakan çocuklarla tanışmak için ve itiraf etmeliyim ki Budapeşte'de en zor bulduğum Pal Sokağı Çocuklarının heykelleri oldu, hatta an geldi bulamayacağım endişesine kapılıp, bu sevdadan vazgeçmeyi bile düşündüm. Sonra bir kahve molası verip, Budapeşte'ye gelme amaçlarımdan birinin de onlar olduğunu düşünüp aramaya devam ettim. Ve o an geldi işte burası olmalı diye heyecanla gördüğüm kırmızı tuğlalı binanın önüne geldiğimde Pal Sokağının Kahraman Çocuklarını artık binaların arasında kalmış olan oyun alanlarında oyunlarına devam ederken buldum.


Meraklısı için Pal Sokağı Çocuklarının bronz heykelleri: 8. District, Prater Utca 11 Jozsefvaros adresinde


Budapeşte'deki en güzel yapılardan biri olan Uygulamalı Sanatlar Müzesi


Budapeşte The Great Market Hall ( yada Central Market Hall)  Vaci Utca'nın bittiği yerde 2 katlı kapalı pazar alanı. Giriş katında daha çok yiyecek-içecek dükkanları, 2. katında ise Macar geleneksel hediyelik eşya dükkanları ile macar mutfağını tadacağınız restaurantlar var.



Budapeşte'de kaçırılmaması gerekenlerden tarihlerden biri de Sziget Festivalinin yapıldığı ağustos ayları. Tuna nehri üzerindeki Obudai Adasında 1993 yılında başlamış olan ve dünyadan onbinlerce müzikseverin katıldığı Festival bu yıl 10-17 Ağustos tarihleri arasında yapılacak. Belki bir Budapeşte seyahatini festival zamanına denk getiririm kimbilebilir :))

Son olarak Budapeşte'de Gece hayatı Ruin Barlarda hayat bulmakta. Ruin bar yani Harabe Barlar Komünizm sonrası ortaya çıkan bir akım. Barlar çöp sayılacak objelerle süslenmekte. Bohemlik dizboyu kısacası. Bu akımın yaratıcısı ve en iyisi Szimpla Kert isimli bar ve 7. bölgede Kazinczy Utca 14, 1075 Budapest adresinde...

Son gün, son dakikaya kadar Vörösmarty Meydanındaki Noel pazarında dolaştım durdum, gulaş çorbası içtim, kış çayı yudumlarken Budapeşte'nin havasını içime doldurdum, Erzsebet meydanındaki Love Lock Tree'ye astığım kilidin anahtarını Tuna nehrine atıp dileklerimi sıraladım ve ne yalan söyleyeyim dileklerimden biri bu şehre bir kez daha gelebilmekti...   
***Fotoğraflar ;  nAifce tarafından Kasım 2015 tarihinde Budapeşte'de çekilmiştir...