11 Şubat 2015 Çarşamba

PORSELEN BİR ŞEHİR ; DRESDEN

ESKİ ALMAN, BİR SÜRE DOĞU ALMAN, 1990'DAN BERİ YENİDEN ALMAN, 
İÇİNDEN ÜLKELER GEÇİP GİTMİŞ "PORSELEN" BİR ŞEHİR; DRESDEN

2. Dünya Savaşı insanlık tarihinin en kara deliklerinden biri, sadece insanlık üzerinde bıraktığı tahribat değil, şehirler üzerinde bıraktığı tahribat da korkunç. Bu tahribattan payını alanlardan biri de Dresden, hem de ne yazık ki savaşın bitmesine çok az bir zaman kala, İngiliz ve Amerikan uçaklarının bombardımanından kurtulamayarak. 

Avrupa'da 8 Mayısta Almanya'nın, Asya'da 15 Ağustos'da Japonya'nın teslim olması ile savaş sona erer ama 13-15 Şubat 1945'de bombalanan Dresden, Müttefiklerin kullandığı Fosfor Bombası yüzünden bombalama bittikten sonra dahi günlerce yanmaya devam eder. İkinci Dünya Savaşının tartışılan konularından biridir Dresden Bombardımanı.

Binaların tamamına yakını büyük zarar görür, tabii insanların da...    

Sonrasında Rus kontrolüne geçen şehir dolayısıyla Doğu Almanya'nın sınırlarında kalır. Taa ki 3 Ekim 1990 tarihine kadar...

1989 yılında Doğu Almanya'da özgürleşmek adına başlayan halk hareketleri ve direnişler sonucu gelinen sonuçtur 3 Ekim 1990. 

Komünizm ve Rus'ların uydusu olmaktan yılmış olan Halk, diğer yarısı ile birleşir 3 Ekimde, Polonya'ya topraklarından 104.000 km2 sus payı vererek, Dresden yeniden Alman olur... 


13 Aralık 2014 günü sağnak yağmur altında, sırılsıklam aşık oldum Dresden’e. Saçlarımda yağmur izi, şehrin silüeti ile büyülenmiş seyrederken yeni aşkımı, noelin sesleri, kokuları ve renklerini çok yakıştırdım, katanaların çektiği faytonlarını, dünyanın en büyük porselen duvarını, Zwinger Sarayının kapısındaki porselen çanların çıkarttığı ve dinlemeye doyamadığım tınıyı çok sevdim, elimde sıcak punch bardağı noel tezgahlarını dolaşırken daha uzun süreli bir seyahat planlamaya başlamıştım bile Dresden için... 

Dresden; Eski şehir (Altstadt) ve Yeni Şehir (Neustatd) olarak Sovyet'lerin Almanya'yı bölmesinden önce Elbe nehri tarafından ortadan bölünmüş. Şehre girerken yaklaşık 40 yıl hüküm sürmüş Sovyet Sosyalizminin izleri de sosyal konutlar olarak kendini hemen göstermekte ne yazık ki, şehrin barok mimarisini alt üst ederek.

Eski Şehir, Theatreplatz bölümünde Dresden Opera Binası, Protestanlığın en önemli Kiliselerinden Frauenkirche (Meryem Ana Kilisesi), Zwinger Sarayı Müzesi, Fürstenzug (Meissen Porselen Duvar), Augustus Köprüsü, Kraliyet Sarayı ve Brühl's Teras yani, "Avrupanın Balkonu" ile kucaklamakta ziyaretçilerini.    

Semperoper - Dresden Opera Binası
 
Tiyatro Meydanında (Theaterplatz) bulunan Semperoper - Dresden Devlet Operası; 
 2. Dünya Savaşının bitimine yakın Dresden'in bombalanması esnasında kurtulamamış ve tamamen yıkılmış. Dresden tarihi boyunca 3 kez yıkılmış olan Opera Binası, Dresden Doğu Alman olduğu zaman, Doğu Blokunun politikaları gereği yani, kültür/sanata verdiği değeri göstermek için Dünyanın en güzel Opera Binalarından biri olarak yeniden inşa edilmiş. 


Zwinger Sarayı
 
Zwinger Sarayı, barok mimarisi ile Güçlü Augustus döneminde inşa edilmiş, günümüzde  pek çok sanat eserine ev sahipliği yapan bir Müzeye dönüştürülmüş. Raphael'den, Tizian'a, Rubens'ten El Greco'ya, Rembrant'dan, Vermeer'e pek çok usta sanatçının eserlerini barındırmakta. 
Raphael'in en büyük ve son eseri "Sistina Madonna" Dresden, Zwinger Sarayı, Alte Meister Galeride sergilenmekte. 

Raphael - Sistina Madonna

Raphael - Sistina Madonna'daki çocuk melekler
resimden daha öne çıkmış durumda

Dresden dünyada ilk porselen üretimini de yapan şehir yani porselenin başkenti aynı zamanda. Dolayısıyla, Zwinger'de dünyanın en büyük porselen koleksiyonunu da gezebilirsiniz.    


Zwinger Sarayının Giriş kapısındaki saatin sağlı sollu etrafına konulmuş Çanların özelliği porselenden yapılmış olmaları tahmin edeceğiniz gibi saat başlarında çanların çalması ile ortaya çıkan tını, zamanı durduruyor, zaman sese dönüşüyor, büyülendiğiniz o an "Çanlar sizin için çalıyor” ve hiç bitmemesini istiyorsunuz bu çanlardan çıkan seslerin.  







Savaşın izleri
Frauenkirche'nin Kubbesinden "bir parça" eski şehir meydanında
düştüğü yerde sergilenmekte. Kubbe krokisinde bu parçanın, kubbenin
hangi parçası olduğunu yerini boş bırakarak işaretlemişler...

1993 yılında Dresden halkı, Frauenkirche'nin yeniden inşa edilmesi için molozlardan orijinal taşları ayıklamış ve bu taşları kullanarak Kilise yeniden inşa edilmiş. Molozlardan ayıklanarak aslına uygun olarak yerlerine konulan eski taşlar, koyu renkleri ile hemen ayırt edilebilmekte zaten.  

 

Her şehrin bir hikayesi vardır, Dresden'in hikayesi "Porselen bir duvarda" hayat bulmakta. 
Fürstenzug; 25.000 karo Meissen Porseleninden oluşan, 102 metre uzunluğunda Porselen bir duvar, İkinci Dünya Savaşının ağır bombardımanından dahi çok az zayiat vererek kurtulmayı başarmış, bu durum Dresden - Meissen'da üretilen Porselenin de ne kadar kaliteli olduğunun bir göstergesi aynı zamanda. 


Duvarın konusu 1127-1904 yıllarında Almanyada hüküm süren Wettin Hanedanı ve dolayısıyla Saksonya kralları ve soyluları. Her bir kralla birlikte hüküm sürdüğü dönemin askerleri, silahları, giyim tarzları ve askeri araç gereçleri incelenebiliyor duvar üzerinde. Her kralın adı ve dönemi duvarda yazılı. Ayrıca çiftçiler, bilim adamı, çocuklar ve esnaftan kişiler dönemin yaşam biçimini göstermek için resmedilmiş. 

Resimdeki önemli detaylardan biri hiç kadının olmaması. Sadece bütün duvarın en sonundaki çocuk grubunun içinde bir kız çocuğu görülüyor. 

Fürstenzug'da "kadın" bu küçük kız ile resmedilmiş


Duvarda Saksonya Krallarına ait pek çok bilgi de resmedilmiş. Örneğin, şaha kalkmış tek bir at var. Augustus II'nin yani nam-ı diğer Güçlü Augustus'un gücünü -hem askeri, hem maddi, hem de cinsel açıdan- vurgulamak için atı şaha kalkmış olarak betimlenmiş.   






Dresden Noel Pazarı 

Noel, bütün Orta Avrupa kentlerini olduğu gibi Dresden'i de masal şehre dönüştürmüş. 
Tipik Noel Pazarı Eski Şehrin tam göbeğinde kurulmuş, etrafına yaydığı tarçınlı sıcak punch kokuları "Bir Şehrin izini etrafa yayılan kokuları takip ederek süren Şehirkolikler için" belirleyici oluyor ve kendinizi Noel pazarındaki Punch satan tezgahın önünde buluyorsunuz... 

Noel için yapılmış olan Porselen Dresden bardaklarında
sıcak Punch keyfi 




Sovyet Sosyalizminin izleri... 
Şehri dolaşan borular !!! 

Gördüğüne inanamıyor insan ve estetikten yoksun bu izler yani şehrin her tarafını ağ gibi saran borular, Barok şehre hiç mi hiç yakışmıyor...



Tabii gün yetmiyor Dresden'e; Elbe'nin karşı yakasını -yeni şehir tarafını-dolaşmak için bir güne daha ihtiyaç var, hatta Dresden 3-4 günlük bir şehir hakkını vererek dolaşmak için. 
Eski şehir meydanındaki Sophien Keller Cafe'de, Noel kekinin tadına bakıp, siyah çay ile akşamüzeri keyfini çıkartmaya çalışırken, "uçan süpürge listesinin" üst sıralarında, sırayı bozan ve araya giren bir ok çizip "Dresden" yazıyorum, bazı şehirlerin bir sonraya kalmasına göz yumarak...     

Yönetmen: Roland Suso RICHTER
Oyuncular: Felicitas WOLL
John LIGHT
Benjamin SADLER
Yapım Yılı: 2006  

Son söz Dresden için yapılmış film tabii ki. Her şehrin bir hikayesi olduğu için bir de filmi olur, Dresden'in payına düşen İkinci Dünya Savaşının sahnesi olmak...

Porselen Dresden, görmüş geçirmiş Avrupa Kıtasında gezginler için olmazsa olmaz şehirlerden biri olma yolunda...

***Fotoğraflar; nAifce tarafından 13.12.2014 tarihinde Dresden'de çekilmiştir... 

8 yorum:

  1. Merhaba, sayenizde Dresden'e bir kez daha gitmiş oldum. Elinize, yüreğinize sağlık. Filmi not ettim. En kısa zamanda izleyeceğim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Melek, Dresden; gezginlerin listesine eklenmeli, dolu bir şehir, hem eski, hem de iyi koleksiyonlara sahip...

      Sil
  2. Dresden yazından burnuma gelen tarçınlı punch kokusu ve Noel ruhu, Dresden'i bir de senin gibi Noel zamanı görme isteği uyandırdı bende. Verdiğin tarihi bilgiler de, savaştan çok yara almış ama sağ çıkmış Dresden'i tanımak açısından önemli. Teşekkürler nAifce.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki birlikte çıkartırız Dresden'in Noel keyfini, seninle gezmek ayrı bir keyif...

      Sil
  3. Yine ne güzel anlattın canım. Rüya gibi, su gibi okudum.
    Bilgilendim, özendimde....
    Çok teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de teşekkür ederim, okuduğun ve paylaştığın için Sevgili Tülin...

      Sil
  4. Ne güzel bir anlatım sanki yaşadık gezdik gördük kalemine sağlık..sevgiyle kal..

    YanıtlaSil