25 Temmuz 2012 Çarşamba

YÜREĞİMDE TAŞIDIĞIM ŞEHİRLER ; KYOTO

KYOTO ;  o bir Asya kadını . Japonya'nın eski başkenti , Geyşa'ların merkezi . Etrafta Kimonaları ile dolaşan kadınları görünce , Japonya'nın teknolojisi ile bağdaştıramıyorsunuz ama gelenekçi Japonlar bunu çok güzel harmanlayabilmişler , sizin anlamanız zor oluyor sadece, onlar hallerinden memnunlar . Japonya'da en etkilendiğim yer "Bir Geyşa'nın Anıları" filminde de boy gösteren  Geyşa'ların mahallesi "Gion" oldu . Hava karardıktan sonra , gizli saklı fotoğraf makinamızı kimselere göstermeden dolaştık Gion'da . Yine de huzursuzluk duyduk , yasak ihlali yapıyormuş gibi , suçlu suçlu bakışlarla , kaçamak deklanjöre basışlarla idare ettik . Her an bir CEO'nun koruması elimdeki makinayı bir öfkeyle alıp , bana en acısından haddimi bildirecek gibi . Kyoto bir dişi ama , erkek egemenliğine boyun eğmiş , kaderini büyük bir sabırla yaşayan ve kaderine inanan bir dişi . Yani Kyoto'nun dişiliği Paris ve İstanbul'un dişiliğine asla benzemiyor . Paris , ne kadar bütün dünyayı parmağında oynatan , zeki , eğitimli , kültürlü , bağımsız ve özgür ise , Kyoto'da o kadar sakin , erkeği için yaşayan , hayatını erkeğine adamış , sessiz ve boğun eğen , kendini olabildiğince gizleyen bir kimliğe sahip . İstanbul ise ne biri , ne öteki , ama bir yandan da hem biri , hem öteki .

Kyoto bu Asya'lı zarif ama , anaç kadını yakından tanımanız için Kinkakuji Tapınağını gezmeli ,


Nijo Kalesini görmeli , Kiyomizu Tapınağında geçmişin izlerini sürmeli ve Geyşa Mahallesinde gerçek Geyşalarla tanışmalısınız . Sonrası çorap söküğü gibi gelir . Bir de bakarsınız , Japonca ve Geyşa nezaketi ile selamlamaktasınız etrafınızı .  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder